HÜDA PAR’ın düzenlediği ‘Kürt Meselesi’ çalıştayında DEM Parti’den de konuşmacı yer aldı. Eski HDP/DEM Parti milletvekili Altan Tan, yakın tarih özelinde Kürt siyasetçilerin tavrından örnekler verdi.
HABER7
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nın “Cumhuriyet’in Kuruluş Sürecinde Kürtler ve Dil Politikaları” başlıklı ikinci oturumunda sunumlar yapıldı. Oturumda HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ve hukukçu Zehra Talayhan’ın yanı sıra eski HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da yer aldı.
‘CUMHURİYET KURULURKEN KÜRTLERİN SİYASİ TALEBİ YOK’
HÜDA PAR’ın etkinliğinde “Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde Kürtlerin rolü” başlıklı sunum gerçekleştiren eski HDP’li vekil Altan Tan, 3 dönem milletvekilliği yaptığı süre zarfında eski Meclis zabıtlarını büyük bir merakla incelediğini vurguladı.
Kürtlerin siyasi taleplerine dair eksiklik olduğunu ifade eden HDP/DEM Parti’li Altan Tan, “Eski Meclis zabıtlarında Kürtlerin ana dille eğitiminden, siyasal haklarına kadar talepte bulunan ve bunları zapta geçiren bir evrak yok. Siz siyasal taleplerinizi kayda geçirmemişseniz maalesef iş işten geçiyor… Maalesef o dönemde Kürtlerin ana dilli eğitimden, siyasal haklarına kadar talepte bulunan ve bunları zapta geçiren bir evrak yok, görmedim. Siz, siyasal taleplerinizi kayda geçirmemişseniz, günü geldiğinde konuşmamışsanız, tavır koymamışsanız maalesef iş işten geçiyor. Bu Erzurum Kongresi’nde de Sivas Kongresi’nde de öyle. Mesela Hacı Musa Bey gibi birçok Kürt var ama zabıtlara baktığınızda böyle çok dolaylı veya zorlayarak çıkaracağınız bazı hüküm ve cümlelerin haricinde net, belirgin, maddeleşmiş bir siyasal talep maalesef görmüyorsunuz.” dedi.

‘KAÇMAYA DEĞİL ÖLMEYE GELDİK’
Cumhuriyet’in kuruluşunda Kürt şahsiyetlerin destek ve fedakarlık gösterdiğini kaydeden Tan, 1920-1923 tarihlerinde faaliyet yürüten Birinci Meclis’te Dersim Mebusu Diyap Ağa’dan Hasan Hayri Bey’e kadar birçok ismin ‘Kürt kıyafetleriyle’ Meclis’e girdiğini söyledi. Tan, İstiklal Harbi sürecine değindiği konuşmasında, “Yunan, Polatlı’ya kadar gelmiş, ‘başkenti Kayseri’ye veya Konya’ya götürelim, geri çekilelim’ tartışmaları yapılırken Dersim mebusu Türkçe bilmeyen ve ilk kez meclis kürsüsüne çıkan Diyap Ağa ‘biz buraya ölmeye geldik, kaçmaya gelmedik’ diyor. Bunun yüzlerce örnekleri var.” sözlerini sarf etti.
SAİD NURSİ’DEN İNGİLİZLERE: BOMBALAYABİLİRSİNİZ AMA DAĞLARA GELEMEZSİNİZ
O dönemin önemli figürlerinden Said-i Nursi’nin İngilizlere karşı meydan okuyuşunu dile getiren Tan, şunları kaydetti:
“Said-i Nursi ‘biz İngilizlerden, Fransızlardan bir hak talep etmiyoruz. Bir hakkımız olacaksa bunu Osmanlı Devleti bize verecek’ diyor. Yine İngiltere’ye meydan okuyarak ‘Kürdistan deniz kenarında olsaydı savaş gemilerinizle gelip bombalayabilirdiniz ama gelin Kürdistan dağlarında görüşelim’ diyor.”

‘İNGİLİZ KÜRDİSTANI’ KURMA FİKRİNE İKNA EDEMEDİ
Osmanlı döneminin Kürt asıllı siyasetçilerinden Cemilpaşazade Ekrem’in hatıratlarından bölümler okuyan Altan Tan, Kürt elitleri arasındaki fikir ayrılıklarını örnek gösterdi. İngiliz desteğiyle ‘Kürdistan’ kurma fikrini taşıyan Cemilpaşazade Ekrem’in, bu fikre karşı çıkan amcası Mustafa Bey ile yaşadığı ikna çabasını anlatan Altan Tan, şöyle konuştu:
“Ekrem Cemilpaşa var… Kürt ulusalcılarının, milliyetçilerinin en önde gelen şahıslarından birisi, Avrupa’da okumuş. Amcasının oğlu Kadir Cemilpaşa ile beraber İngilizlerin desteğiyle bir Kürdistan kurulması fikriyatını taşıyor. Ekrem Paşa, ‘Dedem Cemil Paşa’nın 11 oğlundan 5-6’sı Avrupa’da okumuş, en büyük amcam Mustafa Bey sofi bir Müslüman, sabahtan akşama kadar Delail-i Hayrat okuyor ve ‘Mustafa Kemal Mehdi’dir’ diyordu. ‘Hem halifeyi hem âlem-i İslam’ı kurtaracak hem de biz Kürt kardeşlerinin haklarını verecek.’ diyordu. Hatıratında Ekrem Cemil Paşa cümlesini şöyle bitiriyor: ‘3 ay peşinden koştuk, amcamı ikna edemedik. Bize karşı Diyarbakır Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurdu. Bir kardeş Kürt Teali Cemiyeti Başkanı, bir kardeş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı… En son babam da ağabeyine katılarak bütün şeyhleri, ağaları topladı ve İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’i destekledi.’”
OSMANLI ŞEMSİYESİ ALTINDA ÖZERKLİK İSTEYENLER İPE GÖNDERİLDİ
Tan, o dönemdeki Kürtlerin kahir ekseriyetinin Osmanlı Birliği içerisinde bir muhtariyet, özerklik ve birlikte yaşama felsefesini savunduğunu fakat bu yolu savunan Cibranlı Halid Bey‘den Seyyid Abdülkadir‘e, oğlu Seyyid Muhammed‘e kadar tamamının idam edildiğini de sözlerine ekledi.
LOZAN’DA İNÖNÜ: TÜRK VE KÜRT BİR ÜMMETTİR
Altan Tan, Lozan Barış Antlaşması sürecine dair İsmet Paşa’nın tavrını “üçkağıt” olarak nitelendirdi. Tan, “Lozan’da İsmet Paşa ‘Kürtler ve Türkler millet-i vahidedir.’ diyor. Lozan’da şeriat hukukunu savunmuş. Yani şeriat hukukuna göre Hristiyanlar, Yahudiler azınlıktır, bunların azınlık hakları verilmiş. Söz Kürtlere gelince İsmet Paşa İslam hukukunu savunmuş, hakkını da vermemiş. Yani böyle bir üçkağıt var Lozan’da… Yani vermemek için ‘biz Kürtler ve Türkler burada beraberiz, farklı bir iddiamız yok’ ama Kürtlerin diliyle, eğitimiyle, kültürüyle, yönetimiyle, özerkliğiyle, muhtariyetiyle ilgili bir madde yok.” diye konuştu.

Günümüzde de durumun farklı olmadığını iddia eden HDP’li Tan, Kürt siyasetine yönelik ortak irade çağrısı yaptı. Farklı ideolojilere sahip Kürt partileri ve temsilcilerine seslenen Tan, anadilde eğitim ve yer isimlerinin iadesi gibi ortak noktalarda birleşmenin hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi.